Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Kübra Par'ın Açık ve Net programında gazeteciler Nagehan Alçı, Kemal Öztürk ve Faruk Aksoy'un sorularını yanıtlıyor
"BİR KRİZ TOPLANTISI OLARAK GÖRÜLMEMELİ"
Basına olağanüstü toplantı olarak yansıyor ama biz çok sık toplantılar gerçekleştiriyoruz. Sık sık telefonla karşılıklı istişarelerle sürüyor. Bunu süregelen istişarenin bir parçası olarak görüyoruz. Geçen hafta sayın İmamoğlu ile ilgili hukuki karar açıklanmadan, ev sahibi olarak bütün liderleri dolaşarak toplantı yapmıştım. Önümüzdeki hafta Pazartesi, Çarşamba, Perşembe günü toplanacağız. Tabii ki zor süreç, üzerimizde tarihi sorumluluk var. Şu anda zor süreci aşma konusunda bütün liderlerde güçlü bir irade var. Bugünkü görüşme normal bir görüşme. Bir kriz toplantısı olarak görülmemeli.
"GELECEK HAFTA İKİ DÖKÜMANA İMZA ATACAĞIZ"
Bizim ta geçen sene 12 Şubat'ta başlattığımız Ahlattıbel'deki sürecin sağlıklı işlemesi. Uzun dönemli perspektif geçen sene 13 Şubat'ta 6 lider karar aldı. Türkiye'de sistem sorunu var. Cumhuriyetin 100. yılına girerken bu sistem sorunu aşılarak siyasetin ve sistemin yeniden yapılandırılması lazım. Şimdi seçim iklimine girdikçe her partinin kendi hesapları, beklentileri var. Parti içindeki milletvekili adayların, kurucuların beklentileri var. Bunu hep göreceğiz. Gelecek hafta Perşembe günü tekrar bir araya geleceğiz ve iki önemli dökümana imza atacağız. Biz bir mimari kurduk, 84 maddelik anayasa reform paketini 6 parti ile birlikte açıkladık. 150 yıllık meclis, 100 yıllık cumhuriyet, 75 yıllık cumhuriyet tarihimizde böyle bir çalışma yok.
"6 LİDER YOL HARİTASINDA MUTABIK KALDI"
Bizim için en önemli iki döküman geliyor. Komisyonlarımız son derece sağlıklı çalışıyor. Bir; geçiş süreci yol haritası. Hangi vadede, hangi güç paylaşımı ve hangi yönetim anlayışıyla. Bu süreç 6 ay da sürebilir, 5 yıl da sürebilir. Geçen hafta 5 liderle tek tek uzun görüşmeler gerçekleştirdim. Şu anda geçiş süreci yol haritasıyla ilgili olarak en ufak pürüz yok. 6 lider mutabık kaldı. Diğer başlık ise hükümet programı.
"DİKENLERİ Mİ; YOKSA GÜLÜ MÜ ESAS ALACAĞIZ"
Sorun hayatın en doğal unsuru. Siyaset sorun çözme sanatı. Dikensiz gül bahçesi görmüyoruz. 6 partinin geçmişleri, önermeleri, beklentileri, toplumsal tabanları farklı. Dikenleri mi, yoksa gülü mü esas alacağız. Dikenler olacak, ben güle bakıyorum. Dikenli yolda yürürken hepimizin özenle koruması gereken şey şu ana kadar kat ettiğimiz mesafeyi kaybetmemek. İYİ Parti'nin Meclis'e girmesi başarıydı. Sayın Kılıçdaroğlu belli sayıda milletvekili vererek sayın Akşener'in Meclis'e girmesini sağladı. 2019'da önemli bir başarı elde edildi. Burada da sayın Akşener aynı fedakarlığı yaptı. Üçlü olarak geçen sene masada yemek yediğimizde sayın Akşener ve sayın Kılıçdaroğlu'nun çok rahat konuşabildiklerini gördüm ve bunu memnun etti. Bu kültürü gördükten sonra bu akşamla ilgili telaşa kapılmış değilim.
"ADAY ÖNÜMÜZE YEDİNCİ PARTİ OLARAK OTURMAYACAK"
Şu anda tabir caizse iklimi bozma potansiyeli var. Toz pembe ortaya koymam ama realist tabloyu ortaya koyarım. Ama ona hapsolmak anlamına gelmez. Hepimiz bir şeylerden fedakârlık edeceğiz ve bu tren yürüyecek. Geçen sene 6'lı Masa haline dönüşürken bu konuları konuştuk. Bu fedakârlıklar üzerine inşa edilirken tabii ki çok şey değişti. Siyasi dengeler değişti. Seçim takvimine kadar ister istemez zorlayacak husus, adayın kim olacağı. Bunda realistim. Ocak sonunda konuşuruz. Niye Ocak sonu? Bir mimariden bahsettim. Şu anda iki metni açıklayacağız. Adaydan önce sürecin tanımlanması lazım. Aday gelecek, karşımıza yedinci bir parti olarak oturmayacak. Aday oyun planı içinde Cumhurbaşkanımız olarak takdim edilecek. Şimdi bu yapı oluştu. Aday bu mimarinin çatısı. Her parti kendi genel başkanını görmek ister.
"BELEDİYE BAŞKANLIKLARI PARTİ GENEL MERKEZLERİNE DÖNÜŞÜR"
Eşitler arası bir ilişki doğdu. Sayın Kılıçdaroğlu ve sayın Akşener'i takdirle ifade ederim. Büyük toplumsal kitleler açısından partilerin dayandığı tabanlar bir iki seçim sonrasında çok farklı olacaktır. Biz bir sürecin içindeyiz. Anlık resim sizi yanıltır. Şu anda kamuoyunun ilgilendiği şey sayın İmamoğlu'nun kararından sonra kimin ne yaptığı? Sayın Kılıçdaroğlu'nun belediye başkanlarıyla ilgili açıklamaları. Bu herkesin siyasi beklenti içinde olduğu anda yönetmesi gereken bir şeydi. Şu anda bizim için de, birçok arkadaşımızın zihninden milletvekili adaylığı geçebilir, belediye başkanlığını düşünebilir. Arkadaşlarıma söylediğim şu; bunları konuşmak için erken, hepimiz işimizi yapalım. Sayın Kılıçdaroğlu da kendi partisinin içinde bunu korumaya çalışmasını önemli görüyorum. Eğen bugün herhangi belediye başkanının adaylığı sözkonusu olsa, o başkanlığı yapmaktan çok gelen talepleri, ilerideki cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili olarak talepleri konuşur. Büyükşehir başkanlıkları genel merkeze dönüşür.
"SAYIN AKŞENER'İN İMAMOĞLU'NA VERDİĞİ DESTEĞİ DOĞAL GÖRÜRÜM"
Ocok'ta 6 partinin hedeflediği altyapı hazırlıklarını büyük ölçüde tamamlamış olacağız. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu tutumunu başka bir partiye mesaj olarak görmem. Sayın Akşener'in sayın İmamoğlu'na verdiği desteği doğal görürüm. Pazartesi günü ilk tur olarak sayın Karamollaoğlu ile görüştüm. Salı günü sayın Kılıçdaroğlu ile uzun görüşme yaptık. Geçiş süreci detaylarını konuştuk. Hükümet programı hakkında bana komisyonun sunduğu raporu konuştuk. O sırada sayın İmamoğlu kararını istişare ettik. Çarşamba sabahı saat 09.00-10.00 gibi sayın İmamoğlu'nu aradım. Dedim ki, "Ben günboyu meşgul olacağım, parti kuruluş yıldönümüyle ilgili. Geçen duruşmada nasıl oradaysam burada da yanınızdayım. Muhtemelen olumsuz karar çıkabilir. O arada toplantıda olursam bilin ki, desteğim sizedir". Sonra konuşmamı yaparken karar çıktı. Sayın Akşener haber göndermişti İstanbul'a gidiyorum diye. Ben de bu bilgiyi aldım. Karar netleşince sayın Kılıçdaroğlu'nu aradım. Almanya'daydı kendisi, 'geçmiş olsun' dedim.
"LİDERLERİN SARAÇHANE'DE BİR ARAYA GELMESİ SÜRPRİZ DEĞİL"
Sayın Kılıçdaroğlu'na liderler olarak ortak bir şey yapmamız uygun olacağını söyledim. Sonra da sayın İmamoğlu'nu aradım. Muhtemelen meşgüldü. Sayın Akşener'i aradım, berabermiş. Onlara da aynısını söyledim. Ankara'da genel merkezde kuruluş yıldönümü şenlikleri vardı. Sonra sayın Ali Babacan ve sayın Gültekin Uysal'ı aradım. 'Bu gece İstanbul'a gideceğim için yarınki toplantıyı haftaya erteleyelim' dedim. Ertesi gün liderlerin Saraçhane'de biraraya gelmeleri benim için sürpriz olmadı. Çünkü ben bunu liderlerle görüştüm. Sayın Kılıçdaroğlu'nu yolda bir müddet bekledim. Sayın İmamoğlu ile sayın Kılıçdaroğlu bir iç görüşme yapabilir diye düşündüm. Şimdi buradan kriz çıkarılmaz.
"SAYIN ERDOĞAN KARŞI TARAFIN PSİKOLOJİSİNİ BOZMAYA ÇALIŞIYOR"
6'lı Masa devam etmeyecek olsa, sayın Kılıçdaroğlu ile sayın Akşener'in buluştuğu zamanda bana önümüzdeki hafta buluşmalarını teyid olarak bilgisi verilir miydi? Alternatif yollar denenir, ama bu masanın dağıldığı anlamına gelmez. Siyaset taktik aşamalar gerçekleştirme sanatıdır. Bizim stratejimiz var. İklim çok bozuldu, bu iklimde gül yetişmez. Çöl ikliminde gül yetiştirilmez. Türkiye çölleştirildi. Bizim büyük bir restorasyon görevimiz var. Şimdi HDP ile alınacak bir karar var. Bütün bu kararlar alınca siz taktiklerinizi değiştirebilirsiniz. Her oynatılan taşın bir sonraki, beş sonraki hamlesini görmek durumundayız. İktidar bizi bir yere hapsetmeye çalışıyor. Sayın Erdoğan ne diyor; çöktü çökecek. Yapmaya çalıştığı şey, karşı taraftaki oyun kurucuların psikolojisini bozmaya çalışıyor. Bizim de görevimiz bu psikolojinin bozulmasına izin vermemek.
"6 MASA'DAKİ LİDERLER ELLERİNDE NE VARSA MASAYA KOYUYOR"
Sayın Bahçeli ile sayın Erdoğan arasında neler yaşandı. 'Bunlar asla yanyana gelmez' deniliyordu. Erdoğan-Bahçeli'nin arasındaki ilişkilerin iyi gidiyormuş gibi sebebi nedir; iktidarı, rantı paylaşıyorlar. Bahçeli bütün yolsuzluk iddialarından, Erdoğan da bütün demokratik iddialarından vazgeçti. 6'lı Masa'da her birimiz ellerinde ne varsa masaya koyuyor. 6'lı Masa'yı beraber kurduk, hiçbir iki liderin, üç masayı bu masayı dağıtmayı hakkı yok derim. Gerekirse bu gece giderim, neredelerse birlikte yola çıktık, varsa sıkıntı konuşalım, tartışalım. Hatta yüksek sesle konuşalım. 6'lı Masa ortak üründür. Sayın Kılıçdaroğlu ile sayın Akşener değil hepimiz birlikte yaptık. Hepimiz emek verdik. En önemlisi toplumda umut oluşturmuşuz, bu umudu dağıtmaya hiçbirimizin hakkı yok.
"BU KARAR SAYIN ERDOĞAN'IN TALİMATIYLA ALINAN KARAR"
Bu meseleyi kendi doğası içinde yanlış bir yere gitmesine asla izin vermeyiz. Bir uzlaşmazlık da çıkabilir ama çözeriz. Bu masa 1 yıl içinde 200 yıllık modernleşme tarihinde gerçekleşmemiş bir şeyi yaptı. Türkiye üçlü koalisyonlar, milliyetçi cepheler de gördü. Hangi işbirliği seçim öncesinde 84 maddelik anayasa reformunu masanın üstüne koydu? 15 gün önce İmamoğlu ile ilgili karar gündemde yoktu. Bu kararın hukuk kararı olduğunu kimse iddia edemez, kimse inanmaz. Bu karar sayın Erdoğan'ın verdiği talimatla alınan karar. Bahçeli başka zaman Kılıçdaroğlu'nu savunmuyor da şimdi mi savunuyor. Sayın Bahçeli, sayın Kılıçdaroğlu'na en ağır hakaretleri yaparken birden neden onun hukukunu savundu?
"A PLANI TEK ADAY AMA ŞARTLARIN GEREĞİNİ YAPARIZ"
Davanın hakimini İstanbul'dan kim sürmüşse bu oyunu o kuruyordur. Davanın hakimini İstanbul'dan alıp Samsun'a kim sürüyorsa o kuruyor bu oyunu. Sistemin nasıl işlediğini biliyoruz. Rahip Bronson, Kaşıkçı, Deniz Yücel davasını takip eden biri, sadece olaylara baksa bu yargı kararlarının kimin tarafından verildiğini düşünür? Deniz Yücel, Kaşıkçı davasında pozisyonu kim 180 derece kim değiştirmişse. Ki o da sayın Erdoğan'dır. Aynı konuda bu kararı aldırmıştır. Bizi ilgilendiren bunlar gittikten sonra kuracağımız sistemin nasıl işleyeceği meselesi. Madem ki bir oyun oynanıyor. Bu oyunun arka planını görüp gerektiğinde 6'lı Masa iki aday da çıkarabilir. Son anda Erdoğan fikrini değiştirdi diyelim. A planımız tek adaydır, ama şartlar neyi gerektirirse o esneklikte gerekli adımı atarız. A planımız, B planımız tek adaydır. Ama karşı taraf öyle bir şey yapar ki, oturur tekrar değerlendiririz.
"BİR KAYGIM OLSA GÖRÜŞME ÖNCESİ İKİ LİDERİ DE ARARDIM"
Açık söyleyeyim bir kaygım olsa görüşme öncesinde iki lideri arayıp da sohbet ederdim. Şu anda kaygı duyacak bir şey yok. Her ikisine güvendiğim için. Bu görüşmelerin hepsi ilişkileri daha sağlam temele oturtmak için vesile olur. Ola ki bir kriz olur, onu da aşarız. Ama öyle bir sıkıntı yok. Bizim aramızdaki her görüşme iyi geçer, bunu bilin. Bu görüşmeden daha önemli olan şey, benim kriz olarak göreceğim şey yol haritasında bir anlaşmazlık olması. Diyelim ki, bu akşam olumsuzluk oldu, telaşa kapılmazdım. Ne oldu diye merak etmekten çok, bunu nasıl çözeriz diye düşünürüm. Böyle bir kriz yok, olmayacak da. Dün sayın Kılıçdaroğlu, sayın Karamollaoğlu ile de görüştü. O görüşmede sağlıklı, gayet normaldi. 6'lı lider oturuyoruz, emek veriyoruz. Bir emek veriyoruz. Temel ilkeleri, seçim güvenliğini açıkladık aynı gün. Adaylık meselesi bu iktidarın tuzağıdır. Biz masayı o tuzağa düşürmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyetleri İçişleri Bakanı, Taksim saldırısında 'ABD yaptı, taziyeyi kabul etmeyeceğim' dedi, ertesi gün sayın Erdoğan Biden'ın taziyesini kabul etti. Allah aşkına bundan büylük uyumsuzluk olur mu? Aday meselesini göreceksiniz, onu da suhuletle çözeceğiz.
"OYUNU ERDOĞAN VE BAHÇELİ'NİN KURDUĞU ALANDA OYNAMAYACAĞIZ"
Biz Ocak'ın 5'inde bizim ev sahipliğindeki toplantımızda iki metni tamamlayacağız. İki metnin lansman şeklinde kamuoyuyla paylaşımının tarihini belirleyeceğiz. Geçiş sürecini açıklıyoruz, o da elimizde olacak. Sonra gayet açık yüreklilikle adaylığı konuşmaya başlayacağız. Bence bu sağlıklı bir şey. Bu maçı baskıyla oynamayacağız biz. Oyunu Bahçeli ve Erdoğan'ın kurduğu alanda oynamayacağız. Sayın Erdoğan bizim planımızı bozamadı. Sıkıntı olmayacak mı; olacak. Bundan sonra oturacağız, hep beraber Cumhurbaşkanı adaylığından sonra bir sonraki aşamaya geçeceğiz. Parlamentoda en fazla kaç milletvekili çıkaracağız. Her partinin kendi hesabı var, bunu da yadırgamamak lazım.
"SAYIN ERDOĞAN'A TELEFONDA YANLIŞ YAPTIĞINI İFADE ETTİM"
Çoklu aday masada değil. Şu anda masada olan tek aday. Ama olabilir diyorum. Çoklu adayın olmasını tercih etmeyiz. Ama iktidar cehanı oyunu başka alana kaydırırsa biz her ihtimali düşünürüz. Tekrar ediyorum; hedefimiz tek adaydır. Oyun planımızda tek aday vardır. İkili, üçlü adtay konuşmadık hiçbir zaman. Cumhurbaşkanı adayını hep tek aday konuştuk. Benim söylediğim ilkesel bir şey; siyaset esnek alanları kapatmama sanatıdır. Karşı tarafın hamlelerini görürsünüz, diyelim şu veya bu, Öcalan'la mektup getirme hamlesini düşünebiliyor muydunuz? Bu kadar muhalefeti güya teröre destek vermekle suçlayan Erdoğan ve Bahçeli'nin İmralı'dan mektup getireceğini düşünür müydünüz? Bana bile sorsanız İstanbul'da ikinci seçimi tekrar yapmaz diye düşünürdüm. Rasyonel siyasi aktörün, Erdoğan tecrübesinde birisinin yapmaması gereken büyük hataydı. Kendisiyle son telefon konuşmamız oldu, yanlış olduğunu ifade ettim kendilerine.
"ESKİ SEÇİM SİSTEMİYLE ERKEN SEÇİM OLACAKSA DÜŞÜNEBİLİRİZ"
Aklınıza gelen ve gelmeyen bütün ihtimalleri düşünmek zorundayız. Kendimizi tek bir dogmaya bağlayıp da karşı tarafın alanını genişletmeyeceğiz. Bizim alanımız sürekli genişleyecek, karşı tarafın alanı daralacak. Erdoğan ve Bahçeli 'Biz ittifak yaparız ama onlar yapamaz' diye düşündü. Onlar bu Türkiye vizyonunu hesap etmediler. Sayın Akşener'e Rize ve birçok yerde yapılan sahldırıları biliyoruz. Ama 3 hafta önce sayın Akşener'e 'buyrun beraber olalım' dedi. Karşımızda hiçbir ilkesi olmayan, hiçbir sabitesi kalmamış olan, verdikleri sözden dönünce yüzleri kızarmayan bir toplulukla karşı karşıyayız. Eğer eski seçim sistemiyle bir erken seçim olacaksa bunu düşünebiliriz. Şöyle olur; Cumhurbaşkanı Meclis'i feshederse erken seçime gidebilir. Seçimi 1 ay erkene almanın hiçbir mantığı yok.
"BEN CUMHURBAŞKANI OLMAK İÇİN BU PARTİYİ KURMADIM"
Sayın Erdoğan eskiden söylediği sözün arkasında dururdu, şimdi ne söz söylediyse aksini yapıyor. Heyeti gönderdi HDP ile görüştü. Ama aynı anda HDP ile işbirliğini terörle işbirliği olarak görüyor. Her an her hamleyi yapacak bir tablo var ortada. 6'lı Masa'da her senaryoyu aramızda konuşuyoruz. 6'lı Masa'da liderler arasında konuşulmayan, konuşulurken tedirginlik duyulan hiçbir konu yoktur. 6'lı Masa'da verdiğimiz taahhüt gereği hiçbir adaya verilen desteği dışarıda konuşmayacağız. Sayın Akşener'in haklı olarak söylediği bir şey var. İstanbul'da İYİ Parti aday göstermedi. Sayın Ekrem İmamoğlu'nu desteklediği için göstermedi. Bir partiden gelecek adayın genel başkanı tarafından gelmesi, onun konuşulması doğru olur. Ben hayatımda hiçbir işi iddiasız yapmadım. Cumhurbaşkanı adayı olmak için parti kurmadım. Böyle bir iddiamız var olmasına rağmen feragat ederek ortak bir aday oluşturacağız diyoruz. Nitekim sayın Akşener 'aday değilim ama Başbakan olacağım' demesi de doğal.
"OMZUMUZDAKİ YÜK YENİ YÜZYILDA İNSANIMIZIN MUTLU YAŞAMASI"
Hepimiz nefs ve egolarımızı bir kenara koyarak masada bir yetki devri yapacağımızı söylüyoruz. 1 hafta sonra Cumhuriyetin 100. yılına gireceğiz. Üzerimizdeki yük bundan sonraki yüzyılın nasıl şekilleneceği sorunu. Yeni yüzyılın Türkiye'nin her bir vatandaşına insan onuru ve hayat standardı bakımından dünya ölçeğinde seviye getiren, kendi ülkesiyle gurur duyan insanların yaşadığı, çifçtilerin, esnafın onurla yaşadığı, emeklilerin kimseye muhtaç olmadan yaşadığı bir ülkeyi inşa etmek Esas hedef bu. 6 lider de bu konuda olgunluk sergiliyor. Sokakta herkesin söylediği 'Aman hocam, ne olur bu masayı dağıtmayın, burada bir umut birikti'. Ne sayın Kılıçdaroğlu ne Akşener'in hakkını yedirtmem. Burada çekişme unsuru olarak bunları görmem.
"BİRİ GELMEYECEK HEP BİRLİKTE BİZ GELECEĞİZ"
Kamuoyu oluştururken siz o günkü gerçeklik üzerinde konuşuyorsunuz. Basın için gerçeklik bir gündür, araştırmacı için bir yıl, araştırmacı için yüz yıldır. Ben 10 yıl sonrasi Türkiyesinde bu senaryonun nasıl olacağını düşünüyorum. Siyasette en tehlikeli neticeler, hükümler İngilizce'de 'if' diye önermelerdir. Sayın İmamoğlu'nun arkasında durduk. Saraçhane'de heyecanlı konuşmalar yaptık. Oradaki kitlenin sayın İmamoğlu'na duyduğu muhabbeti de gördük. Bir başka yerde sayın Akşener ile sayın Kılıçdaroğlu'na duyulan muhabbeti de gördük. Bizim insanımızın en önemli açmazlarından birisi, 'birisi gelecek şöyle yapacak'... Biri gelmeyecek, biz geleceğiz hep beraber.
"KİM ÇIKARSA ÇIKSIN 6 LİDER 'TEMİNAT BİZİZ' DERİZ "
Sayın Kılıçdaroğlu'nu 16 milyon seçmen hukukudur, sayın Akşener'in 85 milyonun adaletsizliğe karşı tutumudur. Bir yargı süreci işlerken kendimizi bağlayacak söz söylememiz. O gün karar çıktı, arkadaşlarıma dedim ki, 'bunun doğuracak sonuçları bana rapor edin'. Arkadaşım 5 aşamada yaklaşık 10 senaryo raporu yazdı. O 5 aşamanın her aşamasında alınacak hukuki karar oyunu değiştiriyor. O zaman biz niye oyunun tek parametresine kendimizi hapsedelim ki? Bu oyunu görmeden sayın İmamoğlu'nun adaylığı hakkında mutlak anlamda kazanır veya kaybeder gibi bir sonuca varamayacağımız gibi, sayın Kılıçdaroğlu'nun kanaati de benim açımdan önem taşır. Çetin müzakere milletvekilleri üzerinde olur. Parametreleri belirlemişiz. Geçiş sürecinde yönetim olmayacak, yönetişim olacak. A ya da B şahsın olması Türkiye'de gidişatı etkilemeyecek dolayısıyla. Kim çıkarsa çıksın 6 lider buradayız 'teminat biziz' deriz.
"MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİNDE KIRAN KIRANA MÜCADELE EDECEĞİZ"
Her genel başkan ayrı seçim kampanyası yürütecek. Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde tek örnek var. Erdoğan, Bahçeli bir de Perinçek var. Üçlü troyka. Geçen Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'ne rektör atıyorlar, meğer yanlış atama yapılmış, tekrar düzeltiyorlar. Böyle bir yönetim olmayacak. Şu anda Meclis önemsiz gözüküyor, çünkü Cumhurbaşkanlığı Meclis'te mutlak çoğunluğa sahip. Yarın çoğunluğa sahip olmazsa. Meclis tablosunda nasıl yer alacağımız önemli. Olmaz ya bizim dışımızda Cumhurbaşkanı seçildi, biz 360'ı aştığımızda değişikliği yaparız. Biz mecliste sandalye alabilmek için kıran kırana mücadele edeceğiz. Bazı yerlerde belki ortak liste olacak.
"BÜTÜN VARSAYIMLARI YIKACAK BİR NETİCE ALACAĞIZ"
Anketçilerin karşı karşıya kaldığı handikap Türkiye'de korku iklimi. Memur statüsünde olanlar neredeyse korkutan hiçbiri cevap vermiyor. Manipülatif anketler var. Hala hiçbir ankette benim ve Gelecek Partisi'nin adı geçmiyor. Ben bunlara mı itibar edeceğim. İşini iyi yapanlara saygı duyuyorum. Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hakan Tarkan, şimdi bizim partimizde. O şunu söyledi; bütün anketlerde DSP yüzde 20'yi geçiyordu. DSP o seçim sonrasında yüzde 2 almıştı. Cumhur İttifakı düşme trendi gösteriyor. Biz halktan kopuk değiliz ki. Göreceksiniz Türkiye'de büyük bir siyasi deprem yaşanacak. Bütün varsayımları yıkacak bir netice olacak. Bunun bir maraton olduğunu görüyorum. AK Parti kuruldu 1 sene sonra iktidardı. İYİ Parti 7 ay sonra Meclis'e girdi. Biz 3,5 yıldır çok zor şartlarda bir partiyi yaşatıyoruz. Kimse partimizden kopmadı. Bu seçimde Meclis'in önemli partisi olacağız, iktidardan pay alacağız. Bir sonraki seçimde en büyük parti olmaya adayız.
"SAYIN ERDOĞAN BAŞÖRTÜSÜNÜ ÜÇ SANDIKLA REFERANDUMA GÖTÜREBİLİR"
Bu önemli bir konu. Somut bir olayla karşı karşıyayız ve bir karar alınacak. Mesele bu tür konularda ilkesel bakmak ve tutarlı olmak lazım. Başörtüsü yasağına taraf olan kimse yok, marjinal kesimler dışında. Mesele başörtü özgürlüğünün bir daha gündeme gelmeyecek şekilde teminat altına alınması. Sayın Kılıçdaroğlu doğru bir adım attı gerçekten. Aramızda bu konu konuşulmuş değil, 6 Masa toplantısında konuşulmadı. Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir konuyu getirmedi. Bu girişimin hemen sonrasında desteğimi ifade ettim. Doğru gördüğüm hususta desteğimi esirgemem. Sayın Erdoğan, başörtülü mağdurların içine hiç sinmeyen bir söz sarf etti, gollük pas olarak ifade etti. Emin olun benim içim cız etti. Benim eşim de başörtülü. Kızlarımızla bu ıstırabı çektik. Sayın Kılıçdaroğlu'nu eşim Sare hanımla birlikte teşekkür ettik. Geçmişte CHP'nin bu yasağı desteklediği algı olduğu için sayın Kılıçdaroğlu'nu takdir ettim. Erdoğan bunu yasa olarak meseleyi çözmek, toplumsal barış içinde topluca alkışlayarak yasa olarak geçirmek yerine bunu siyasi malzeme haline getirmek için anayasa teklifine dönüştürdü. Sayın Kılıçdaroğlu bunun sonucunu düşünmeden iyi niyetli hamle yaptı. Erdoğan'ın niyeti bunu referanduma götürmek, mümkünse üç sandık koymak Meclis, Cumhurbaşkanlığı seçimi. Ya da iki üç ay önce referandum yaptırır. O referandumda başörtüsüyle ilgili anayasa teklifi belki yüzde 80-20 biter. Bunu zafere dönüştürmek iddiasında. Oyunun sıkıştığı alan doğdu.
"İNANÇLA İLGİLİ MESELENİN REFERANDUMA GİTMESİNİ DOĞRU GÖRMEM"
Orada evlilik, reşit bir erkek ve kadından oluşur dediğinizde erken yaşta evlilikleri önleyen teminat oluşturabilirsiniz. Başörtüsü konusunda herkes özgürlükten yana olduğu için daha yalın ifadelerle olabilirdi. Şimdi gördüğüm şey şu; bütün liderlerde bu konuda bir kaygı var. Sayın Kılıçdaroğlu dahil. Referanduma gitmesini kimse istemiyor. Sayın Erdoğan'ın hesabı referanduma gidip, zafer haline dönüştürmek. Madem ki bunu o istiyor. Bizim bunu yaptırmamız lazım. Bu düzenleme asla referanduma gitmemeli. Bu konuda makul bir yol bulunacağından eminim. Sayın Kılıçdaroğlu iki kaygısı var. Sayın Erdoğan'a çağrıda bulunuyorum; bu yasa 400'ün üzerinde geçerse asla referanduma gitmemelidir. Bekir Bozdağ bugün bunu söyler, yarın Erdoğan dese ki 'referanduma gideceğiz', sayın Bozdağ ona formül bulur. Muhalefetten gelecek makul tekliflere hayır dememesi lazım. İktidar değişiklik tekliflerine açık olmalı.
"BAE, TÜRKİYE'DEN ÖZÜR DİLESEYDİ YİNE OLURDU"
Son normalleşmeler benim teslimiyetçi normalleşme dediğim şey. Karşı taraf size dayatıp, siz de kabul ederseniz, bir müddet sonra itibarınız kalmaz. Birleşmiş Arap Emirlikleri'yle ilgili sayın Süleyman Soylu '15 Temmuz'un faali' dedi. Daha sonra Soylu, BAE'ye gidiyor birlikte pasta kestiler. Bu istiksaldir, küçülmedir, rezil olmaktır. Ben bunu normalleşme olarak göremem. Pasta kesilirdi, sayın Soylu gitmeden önce benim elime yanlış istihbarat bilgileri gelmiş, BAE bu işin faili değildir derdi anlardım. BAE, Türkiye'den özür dileriz deseydi yine olurdu. Sisi'nin 1 yıldır peşinde koşuyor Türkiye, Sisi şart dayatıyor. Bu şu demektir 'Sen rabia işareti mi yaparsın, ben sana diz çöktürürüm, sen bu normalleşmeyi kabul etmek zorundasın". İsrail'de Netanyahu ne diyor, 'Erdoğan beni her gün Hitler'e benzetiyordu, bak ne hale geldi' dedi. Netanyahu benim telefonumdan özür dilemişti. İşte budur normalleşme. Ermenistan'la normalleşmek için tam vakittir. Karabağ'da zafer kazanılmış. Şimdi istediğiniz şartlarda normalleşmek için vasat var.
"KİMSE MERAK ETMESİN, ÇOK KUVVETLİ BİR METİN ÇIKACAK"
Eşgüdümle ilgili iki konu var. Yasama eşgüdümü komisyonu olacak. Bir de yürütmede eşgüdüm konusunda Cumhurbaşkanı adayının kimliğine bağlı olarak. Eğer dışarıdan olacaksa, liderler kabinede yer almayacaksa ona göre görüşülür. Cumhurbaşkanı adayı ile oturup konuşacağız. 6 lider yönetişim şeklinde yönetecek. Bizim ev sahipliği yapılacak toplantıda iki model onaylanacak. Yüzlerce madde olacak. İstihdam, tarım, sanayi, ARGE, eğitimde ne yapacağız? Bunu 2 Ocak'taki turda oradaki anlaşmazlığı gidermeye çalışacağız. Hiç kimse merak etmesin oradan çok kuvvetli bir metin ortaya çıkacak. Vaatler son derece somut, asgari ücretten tarıma verilecek destekler, sosyal yardım destekleri. Savunma sanayi projeleri devam edecek şeklinde 6 liderin beyanı var. Somut metni gördüğünüzde bu 6 lider 1 sene boş durmamış, aday kim olacak diye onunla uğraşmamış, ciddi ciddi ödevlerini yapmışlar kanaatine kamuoyuna gelecek.
Gönder